Elif Yaka, Murat Pekdemir, Serkan Yılmaz, Erdem Akalın

Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Kocaeli

Anahtar Kelimeler: oral antikoagulan tedavi, bilgi düzeyi

Özet

Amaç:
Oral antikoagulan tedavi (OAT) dar terapötik aralığı nedeniyle trombotik ve kanama komplikasyonlarına bağlı şikayetlerle acil servise sık başvuruya neden olan bir tedavi şeklidir. OAT alan hastaların eğitimi, tedavi başarısı için yaşamsal bir bileşen olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, herhangi bir nedenle OAT alan hastaların tedavileriyle ilgili bilgilerinin ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem:
Bu anket çalışmasında, erişkin acil servise başvuran ve OAT aldığı saptanan hastalardan ankete katılmayı kabul edenlere çalışmacılar tarafından hazırlanan anket uygulandı. Demografik özellikler, ilaç bilgisi ve OAT tedavisiyle ilgili bilgilendirilme durumları incelendi. OAT bilgisine etkili faktörlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanıldı.
Bulgular:
Çalışmaya katılan 122 hastanın yaş ortalaması 64±14, % 37.7’si erkek, % 51.6’sı >65 yaş, % 33.6’sı hiç öğrenim görmemişti.
Hastaların % 61.5’i (n=75) OAT ile kanama riski olduğunu, % 70.5’inin (n=86) düzenli kan tetkiki yaptırması gerektiğini bildiği saptandı. Çalışma grubunun % 15.6’sı (n=19) OAT’nin diğer ilaçlarla, % 10.7’si (n=13) yiyeceklerle etkileşimi olduğunu biliyordu. Hastaların % 64.8’i (n=79) daha önce OAT konusunda bilgilendirildiğini bildirdi. OAT’ yi reçete eden hekim hastaların % 27’sinde (n=33) bilgi kaynağı olarak saptandı.
Altmış beş yaş ve altı ile 65 yaş üstü hastalar arasında kanama riski (p=0.002) bilgisinde fark bulundu. Öğrenim görmüş olan ve olmayan hastalar arasında kanama riski (p=0.011), ilaç etkileşimi (p=0.049) ve diyet etkileşimi (p=0.034) bilgisinde fark saptandı.
Daha önce OAT konusunda bilgilendirilmiş hastalar ile bilgilendirilmemiş hastalar arasında kanama riski (p<0.001), tetkik gerekliliği (p<0.001) bilgisi arasında fark bulunmasına rağmen ilaç etkileşimi (p=0.095) ve yiyecek etkileşimi (p=0.54) bilgisi arasında fark bulunmadı.
Sonuç: OAT başarısızlığının komplikasyonları göz önüne alındığında OAT bilgi ve bilgilendirilme düzeyleri düşük bulunmuştur. Hekim ve hastaların OAT bilgi düzeylerinin arttırılması gerektiğini düşünüyoruz.